Twilight Türkiye Hayran Forumu Kana mı susadınız? Twilight mı seviyorsunuz ? Sizce de Jake Bella' ya fazla mı sarkıntılık yapıyor? O zaman doğru yerdesiniz ! |
| | Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. C.tesi Kas. 22, 2008 7:01 pm | |
| DİKKAT! BU BAŞLIK SPOILER İÇERİR! MESAJLARIMIZI SAKLAMA ZAHMETİNE KATLANMADAN HERKESİ YERDEN YERE VURACAĞIZ, KİTABI OKUMADIYSANIZ VE TÜYO İSTEMİYORSANIZ BAŞKA BİR BAŞLIĞA ALALIM SİZİ!Twilight'ı okuduğum andan itibaren kafamda Bella ile Edward'ın nasıl birlikte olabileceklerine dair teoriler üretmeye başlamıştım.. Eh, son kitapta SM bana yanıt verdi Anlayacağınız üzere kitap Ed ile Bella'nın düğünüyle başlıyor.. Ve benim sabırsızlıkla beklediğim balayı anı da geliyor tabi.. Pure ile özellikle bunu tartıştığımızı hatırlıyorum : Bella denize ne ile girdi? Çıplak mı girdi? Edward da çıplak mıydı? Denizden hangi şekilde çıktılar? Islak ıslak ne alaka?? Sabahki konuşmaları da çok eğlenceliydi... Edward ısrarla ben bir canavarım diyip duruyordu Ayrıca zavallı yavru kuşum, Edvin'im "ne bekleyeceğini bilemediğinden" Bella'ya zarar vermiş.. Koçum, bir kerhanede alıştırma yapsaydın diyecem ama olmayacak ki İkisinin de karşılıklı bekaretleri bozuluyor diyelim 100küsür yıllık herif sonuçta Edward, bunu okumak şaşırtmıştı beni.. | |
| | | Pure Perfection Vampire Venom !
Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 8:14 pm | |
| Edward "o işi yaparken" nasıl hissettiklerini sormuş ailedeki diğer erkeklere,bunu Bella'ya anlatıyordu bir de,yarıldım resmen ya ! Ayrıca şimdi aklıma geldi de,Angel cidden Edward'ı döver . Zavallıcık "perfect happiness"a bile ulaşamıyordu . Edward yine yastık parçalayıp yatak başı kıra kıra öğrendi yani nasıl olduğunu. | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:08 pm | |
| Hahahahah! Gerçekten anlatıyordu Edward, Carlisle'ye sordum bu nasıl birşey diye, o da bana fiziksel aşkın hafife alınamayacağını söyledi filan diyordu!! Hahahah!! Angel bence de Edward'ı dövmeli.. Bi defa vampirliğin şanını şaaptı Edward Eğer insan-vampir olayı olabilseydi Buffy & Angel olurdu Buffy de duymuş zaten bu Bella & Edward hikayesini, Angel'ın kafasını ütülüyormuş, bak işte, oluyormuş isteyince diye!! Hem Edward, Bella'ya elmaslar, pırlantalar alırkene Angel Buffy'e anca kıytırık gümüş bi yüzük verebildi, Buffy kıskancından Sunnydale'ı bırakıp Forks'a Edward'ı tavlamaya gitmiş!! | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:10 pm | |
| AUHAHAHAHAHAHAHA !! Öldürdünüz beni ya Daha sonra bu konu hakkında ayrıntılı bir açıklama yapacağım. Pure bana o Edward' ın anlattığı bölümleri çevirmezsen vallahi sana hakkımı helal etmem Ayy ben şimdi nasıl Fizik yazılısına çalışmaya dönücem ya | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:19 pm | |
| Balayı sahnesi (Bir arkadaşın çevirisi, alıntıdır!!) - Spoiler:
''Neredeyiz?'' o rota değiştirip, adanın kuzey ucuna doğru ilerlerken merakla mırıldadım.
Motorun sesine rağmen beni duydu ve ay ışığında parıldayan genişçe gülümsedi.
''Bu Esme Ada'sı (Isle Esme).''
''Esme Adası mı? Sesim alçaktı ama hala sessiz geceyi yaracak kadar yüksekti.
''Charlisle'den bir hediye---Esme bize ödünç vermeyi teklif etti.''
Bir hediye. Kim hediye olarak bir ada verirdi ki? Kaşlarımı çattım. Edward'ın aşırı cömertliğinin öğrenilen bir davranış olup oolmadığını farkedememiştim.
Bavulları rıhtıma koydu ve döndü. Bana ulaştığında o mükemmel gülümsemesiyle gülüyordu.
Elimi tutmak yerine beni kollarına aldı
''Kapı eşiğine kadar beklemen gerekmiyor muydu?'' hafifçe bottan dışarı sıçrarken neffessiz bir halde sordum.
Kısa bir süre için orman büyüyormuş gibi görünen zift karanlığındaydı. Ve sonra önümüzde sıcak bir ışık gördüm. Bir süre ışığın aslında bir evden geldiğini farkettim---iki aydınlık, mükemmel kare, geniş pencereler , ön kapıyı çevreliyordu---sahne korkusu yeniden bastırdı, geçen seferkinden çok daha güçlü bir şekilde. Bir otelde kalacağımızı sandığımdan çok daha kötü.
Kalbim kaburgalarıma doğru gümbür gümbür atıyordu ve nefesim boğazımda sıkışmış gibiydi. Edward'ın gözlerinin yüzümde olduğunu hissettim ama bakışlarına karşılık vermeyi reddettim. Karşıya doğru gözlerimi diktim.Hiçbirşey görmeden.
Ne düşündüğümü sormadı ve bu onun karakterine uymayan bir şeydi. Bunun onun en az benim aniden olduğum kadar kadar gergin olduğundan kaynaklandığını tahmin ettim.
Kapıları açmak için bavulları derin sundurmaya yerleştirdi.---kapılar kitli değildi.
Edward ben onun bakışlarıyla buluşana dek kapının eşiğinde bekleyerek bana baktı.
Evin içine beni taşıdı.İkimizde çok sessizdik.İçeri girdiğimizde ışıkları yaktı.Ev hakkındaki belli belirsiz ilk izlenimim küçük bir ada için oldukça büyük olduğuydu ve ev tuhaf bir şekilde tanıdıktı.Cullenlar tarafından tercih edilen Beyaza-beyaz tasarıma alışıktım.Bu beni evde gibi hissettiriyordu. Yine de hiç bir özelliğe odaklanamadım. Kulaklarımın arkasında atan şiddetli nabız herşeyi biraz bulanık yapıyordu.
Edward durdu ve so ışığı da açtı.
Oda büyük ve beyazdı ve uzaktaki duvar neredeyse tamamen camdı--- Benim vampirlerim için standart bir dekor.Ay beyaz kumların üzerinde parlaktı ve evden sadece bir kaç metre ötede dalgalar parıldıyordu. Ama ben bu kısmı ancak neredeyse fark edebildim.Ben daha çok , odanın ortasında etrafında kabarık sivrisink filesi olan büyük, beyaz yatağa odaklanmştım.
Edward beni ayaklarımın üzerine bıraktı.
''Gidip... Bavulları getireyim.''
Oda çok fazla sıcaktı, dışarıdaki tropikal geceden daha sıcak. Bir ter damlası boynumdan aşşağı süzüldü. Yetişip dokunana kadar kabarık file ye doğru yürüdüm. Bir sebepten dolayı herşeyin gerçek olup olmadığını hissetmem gerekiyordu.
Edward'ın döndüğünü duymadım. Aniden , soğuk parmakları ter damlasını silerek ensemi okşadı.
''Burası biraz sıcak,''dedi özür dileyen bir ses tonuyla. ''Bunun... en iyisi olacağını düşündüm.''
''Bunu kolay yapacak herşeyi... düşünmeye çalıştım,''itiraf etti.
Hala ondan tarafa bakmadan yüksek sesle yutkundum. Acaba hiç böyle bir balayı yaşanmışmıdır?
Cevabı biliyordum. Hayır.Yaşanmamıştır.
''Merak ediyordum,''Edward yavaşça konuştu,''Eğer...önce... yani belki benimle bir geceyarısı yüzüşü yapmak istersin.'' Derin bir nefes aldı ve yeniden konuştuğunda sesi daha rahattı. ''Su oldukça sıcak olacak. Bu senin seveceğin türden bir sahil.
''Kulağa iyi geliyor.''sesim çatladı.
''Eminim bir yada iki insan dakikası istersin...bu uzun bir yolculuktu.''
Robot gibi başımı salladım. Ancak neredeyse insan gibi hissediyordum; belkide bir kaç dakika yalnız olmak yardım edebilirdi.''
Dudakları boğazımdan kulağıma kadar yukarı doğru sürtündü. Bir kez kıkırdadı ve soğuk nefesi aşırı sıcak tenimi gıdıkladı.'' Çok uzun sürmesin , Bayan Cullen.''
Yeni adımla birlikte birazcık yerimden sıçradım.
Dudakları boynumdan omuzlarımın uçlarına kadar sürtündü. ''Seni suda bekleyeceğim.''
Beni geçerek kapıya doğru yürüdü ve kumlu sahile doğru açtı. Yolda, gömleğini sıyırıp yere attı ve kapıdan geçerek ay ışığına çıktı. Sıcak, tuzlu hava onun arkasından içeriye girdi.
Tenim alev mi almıştı? Kontrol etmek için aşşağıya bakmak zorunda kaldım.Hayır , hiç bir şey yanmıyordu. En azından görünmüyordu.
Kendime nefes almayı hatırlattım ve sonra tökezleyerekEdward'In alçak beyaz bir şifonyerin üzerinde açtığı büyük bavula doğru gittim.Bu benim olmalıydı çünkü benim tanıdık malzemelerim üstteydi ve içinde bir sürü pembe şey vardı, ama tek bir giysi parçası bile bana tanıdık gelmiyordu. Temiz katlanmış yığınları karıştırırken--- tanıdık ve rahat bir şeyler bulmak için , bir kaç sweatshirt--- dişkkatimi elime gelen korkunç, dantelli ince ve küçük saten dikkatimi çekti.İç çamaşırları. Çok fransız etiketleriyle, fazla kadınsı iç çamaşırları.
Nasıl ve nerede olacağını bilmiyordum ama bir gün Alice bunu ödeyecekti.
Pes edip banyoya gittim ve Fransız tarzı kapılarla aynı sahile bakan pencerelerden dışarıyı gözetledim. Onu göremedim, sanırım orada bir yerde, nefes almak için dışarıya çıkma ihtiyacı duymadan, suyun içerisindeydi.Ay neredeyse dolunaydı ve kumlar onun ışığı altında parlıyorlardı. Küçük bir hareket dikkatimi çekti---giysilerinin geri kalanı eğilmiş bir palmiyenin üzerinde hafif bir esintiyle sallanıyordu.
Sıcaklık yine tenimde parladı.
Bir kaç derin nefes aldım ve sonra uzun tezgah sırasının üzerinde sıralanmış aynalara doğru ilerledim. Tam anlamıyla bütün gün uçakta uyumuş gibi gözüküyordum. Fırçamo buldum ve ensemdeki dolaşıklıkları dümdüz olana ve dek sertçe taradım ve tarakğın dişleri saçla dolana dek taradım.Dişlerimi iki kez titizce yıkadım. Sonra yüzümü yıkadım ve ateşli gibi hissettiğim boynumun arkasına su çarptım. Bu o kadar iyi hissetirdi ki kollarımı da yıkadım ve sonunda pes edip duş almaya karar verdim. Yüzmeden önce duş almanın gülünç olduğunu biliyordum ama sakinleşmeye ihtiyacım vardı ve sıcak su bunu yapmanın tek güvenilir yoluydu.
Ayrıca, bacaklarımı tekrar traş etmek iyi bir fikir olacak gibi gözüküyordu.
Bitirdiğimde, büyük, beyaz bir havlu aldım ve kolumun altına sıkıştırdım.
Ve sonra daha önce fark etmediğim bir ikilemle yüzyüze geldim. Ne giymeliydim? Belli ki maya olmazdı. Ama eğer giysilerimi geri giyersemde aptalca görünürdü. Alice 'in benim için paketlediklerini ise düşünmek dahi istemiyordum.
Nefesim hızlanmaya ve ellerim titremeye başladı. Biraz başım dönüyor gibi hissediyordum ve görünüşe göre bir panik atak yoldaydı. Büyük havlumun içinde soğuk, çini döşemeye oturdum ve başımı dizlerimin arasına yerleştirdim. Kendimi toparlayamadan bana gelip bakmaması için dua ettim. Eğer beni böyle parçalara ayrılmış görürse ne düşüneceğini tahmin bile edemiyordum. Kendini bir yalnış yaptığımıza ikna etmesi zor olmazdı.
Ve ben bir yanlış yaptığımızı düşündüğümden kafayı yemiş durumda değildim.Tam olarak değil. Kafayı yemiştim çünkü bunu nasıl yapacağıma dair hiç bir fikrim yoktu ve ben bu kapıdan çıkıpta bilinmeyenle yüzleşmekten korkuyordum. Özelliklede fransız iç çamaşırları içerisinde. Buna henüz hazır olmadığımı biliyordum.
İnsanlar bunu nasıl yapıyordu--- bütün korkularını atar ve bu kadar kapalı olan birine sahip oldukları her korkuya ve kusurlarına rağmen güvenir---hemde Edward'ın bana verdiği tam bağlılıktan daha azıyla? Eğer dışarıdaki Edward olmasaydı, eğer vücudum daki her hücrede beni en az benim onu sevdiğim kadar sevdiğini bilmesydim ---kayıtsız şartsız ve geri dönülemez ve, dürüst olmak gerekirse, mantık dışı--- Asla bu yerden kalkamazdım.
Ama dışarıdaki Edward'tı, bu yüzden kendime şu sözleri fısıldadım. ''Bir korkak olma'' ve çabucak ayağa kalktım. Havluyu kollarımın altından sıkıca bağladım ve kararlı bir şeklilde banyodan dışarı doğru yürüdüm. İç çamaşırlarıyla dolu bavulu ve büyük yatağı ikisine de bakmadan geçtim. Cam kapıdan pudra-inceliğinde kumlara çıktım.
Onu arayarak karanlıkta siyah olan, alçak dalgalara baktım.
Bulunması zor değildi. Orada duruyordu. Geceyarısı suda bel hizasına kadar denizin içerisinde oval aya bakıyordu. Ayın solgun ışığı tenini mükemmel bir beyaza dönüştürüyordu. Kum gibi, ayın kendisi gibi ve ay ıslak ssaçını da okyanus kadar siyah yapmıştı.. Hareketsizdi, avuçları suya doğruydu. Alçak dalgalar snaki o bir taşmışçasına etrafında kırılıyordu. Sırtının düzgün hatlarına baktım, omuzlarına , kollarına , boynuna , onun mükemmel şekline...
Ateş artık tenimi yakarak patlamıyordu--- artık yavaş ve derindi; bütün beceriksizliğimi, şüpheşi utangaçlığımı için için yakarak uzaklaştırıyordu. Havluyu hiç tereddüt etmeden onungiysilerinin olduğu ağacın altına sıyırıp attım ve beyaz ışığa doğru yürüdüm. Bu benide kar beyazı kum kadar beyazlaştırdı.
Suyun kenarına yürürken kendi ayakseslerimi duyamıyordum ama onun duyduğunu tahmin ediyordum. Edward dönmedi. Yumuşak köpüklerim ayak parmaklarımda kırılmasına izin verdim ve sıcaklık hakkında haklı olduğunu anladım---çok sıcaktı, banyo suyu gibi.Görünmeyen okyanusun tabanında dikkatlice yürüyerek içeri girdim ama dikkatim gereksizdi; kum mükemmel bir prüssüzlükte devam etti, ağırlıksızlık durumuna geçtim.
''Çok güzel,'' dedim. bende aya bakarak.
''Doğru,''cevapladı, etkilenmemiş bir şekilde. Yavaşça bana doğru döndü; küçük dalgalar onun hareketiyle birlikte tenime çarptı. Gözleri buz-rengi yüzünde gümüş rengi gözüküyordu. Ellerini döndürdü böylece suyun yüzeyinin altında parmaklarımızı birleştirebiliyorduk. Su onun teninin bana deydiğinde tüylerimin diken diken olmasını engellemeye yetecek kadar sıcaktı.
Ama ben güzel kelimesini kullanmazdım. devam etti. ''Burada senin duruşunla karşılaştırılamaz bile.''
Yarım gülümsedim, ve sonra serbest elimi kaldırdım---artık titremiyordu--- ve kalbinin üzerine yerleştirdim. Beyaz üzerine beyaz;bir kereliğine birbirimize tam olarak uyduk. Benim sıcak dokunuşumla birlikte çok azıcık ürperdi. Nefes alış verişi düzensizleşmişti.
''Deneyeceğimize söz verdim'' fısıldadı, aniden gergin. ''Eğer... Eğer seni incitecek bir şey yaparsam bana söylemelisin.''
Gözlerimi ondan ayırmadan, ağır ağır başımı salladım. Başka bir adım daha attım ve başımı göğsüne doğru uzattım.
''Korkma,''mırıldadım. ''Biz birbirimize aidiz.''
Bir anda kendi söğlediğim sözlerin doğruluğu karşısında ezildim. Bu an o kadar mükemmeldi ki, bundan şüphe etmenin hiç bir yolu yoktu.
Beni kendine doğru çekerek, kollarını etrafıma sardı. Yaz ve kış. Vüzudumdaki her sinir hücresi canlı kablolarmış gibi hissediyordum.
''Sonsuza kadar.'' onayladı, ve sonra bizi nazikçe daha derin sulara doğru çekti...
| |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:20 pm | |
| Balayı sahnesinin devamı: (Bir mesaja sığmadığı için göndermeme izin vermedi site ) - Spoiler:
Sırtımdaki sıcak güneş beni sabah kaldırdı. Sabahın geç saatleri, belki öğleden sonra, emin değildim.Yine de zamanın dışındaki herşey çok açıktı; tam olarak nerede olduğumu biliyordum--- büyük, beyaz yataklı aydınlık oda. Pırıl prıl güneş ışığı açık kapılardan içeri doluyordu. File kümeleri ışığı yumuşatıyordu.
Gözlerimi açmadım. Herhangi birşeyi değiştirmek için fazla mutluydum, ne kadar küçük olursa olsun. Odadaki tek ses dışarıdan geler dalgalardı. Nefes alışımız, benim kalp atışım...
Sırtımı pişiren güneşe rağmen bile rahattım. Onun soğuk bedeni sıcak için mükemmel bir panzehirdi. Onun kış kadar soğuk göğsüne yatıyordum, kolları etrafıma saılmıştı, kolayca ve doğal bir şekilde. Geçen akşam neden o kadar paniklediğimi merak ettim. Tü korkularım artık bana aptalca geliyordu.
Parmakları yumuşakça omurgamın hatlarını takip etti ve ben onun benim uyanık olduğumu bildiğini biliyordum. Gözlerimi kapalı tuttum ve kollarımı, kendimi onun daha yakınına çekerek, boynunun etrafında sıkılaştırdım.
Konuşmadı; parmakları sırtımda aşşağı yukarı hareket ediyordu. Sırtıma ancak neredeyse dokunuyordu. Hafifçe tenimin şeklini takip etti.
Bu anı bozmamak için,burada sonsuza kadar öylece yatmaktan mutlu olurdum ama bedenimin başka fikirleri vardı.Sabırsız mideme güldüm.Geçen gece olanlardan sonra acıkmak bana çok yavan geliyordu. Sanki bir ağırlık tarafından tekrar yeryüzüne indirilmek gibiydi.
''Komik olan ne?'' hala sırtımı okşayarak,mırıldandı.Sesi ciddi ve kısıktı, dün gecenin anılarını bir sel gibi hatırlamama neden oldu ve bir kızarıklığın yüzümde ve boynuma yayıldığını hissettim.
Sorusuna cevap olarak, karnım guruldadı. Tekrar güldüm. ''İnsan olmaktan uzun süre kaçamassın.''
Bekledim, ama o benimle gülmedi. Yavaşça, kafamı bulutlandıran mutluluk tabakasında yüzerken, benim parlayan sevinç alanımın dışında farklı bir atmosferin olduğunu fark ettim.
Gözlerimi açtım; gördüğüm ilk onun şey soluk, neredeyse gümüş boğazının kavisiydi.Çenesi gergindi. Kalkmak için dirseğimden destek aldım böylece yüzünü görebiliyordum.
Önümüzdeki kabarık tenteye bakıyordu ve veb onun ciddi yüz ifadesini izlerken bana bakmıyordu. İfadesi şok olmuş gibiydi--- bu vücuduma fiziksel bir şok dalgası gönderdi.
''Edward'', dedim, boğazımda küçük bir tıkanmayla;''Ne var? Sorun ne?''
''Sormak zorunda mısın?'' Sesi sert ve kötümserdi.
Kendine güvensiz bir yaşamın sonucu olarak ilk önce neyi yanlış yaptığımı merak ettim. Olan herşeyi düşündüm ama dün gecenin anılarında hiç bir terslik göremedim.Bu beklediğimden de kolay olmuştu; birlikte sanki birbirinin benzeri parçalar gibi uymuştuk.Bu bana gizli bir haz verdi--- fiziksel olarak tamamen uyum içindeydik. Ateş ve buz, birşekilde birbirlerini yok etmeden beraber olan.Ona ait olduğuma dair daha fazla kanıt.
Onun bu şekilde bakmasına sebep olacak ne olabileceğini düşünemiyordum--- çok set ve soğuk. Ben neyi kaçırmıştık?
Parmakları alnımdaki endişe çizgilerini düzleştirdi.
''Ne düşünüyorsun?'' diye fısıldadı.
''Senin moralin bozuk.Ben neden anlayamıyorum. Ben bir şey mi...? Bitiremedim.
Gözleri daraldı. ''Ne kadar kötü yaralandın Bella? Gerçeği söyle--- azaltmaya çalışma.
''Zarar?'' tekrarladım; sesim normalde olduğundan daha yüksek çıkmıştı çünkü kullandığı kelime beni hayrete düşürmüştü.
Tek kaşını kaldırdı, dudakları ince bir çizgi halini aldı.
Çabuk bir kontrol yaptım.Otomatik olarak kaslarımı sıkarak ve gevşeterek vücudmu gerdim. Biraz tutulmuştum, ve oldukça da hassaslık vardı, doğru ama daha çok tuhaf bir şekilde kemiklerimin eklem yerlerinden söküldüğü ve bir çeşit deniz anasına dönüştüğüm hissi vardı. Ama bu kötü bir duygu değildi.
Ve sonra biraz snirli hissettim, çünkü o tüm sabahların en güzelini kötümserliği ile mahfediyordu.
''Nereden bu karara varabildin ? Ben daha önce hiç şu anda olduğum kadar iyi olmamıştım.''
Gözleri kapandı. ''Yapma şunu.''
''Neyi yapmayayım?''
'' Bir canavar değilmişim gibi davranmayı bırak.''
''Edward!'' fısıldadım, artık gerçekten üzgün. O benim en aydınlık anımı karanlığa sürüklüyordu. Lekeliyordu. ''Sakın bidaha öyle söyleme.''
Gözlerini açmadı; beni görmek istemiyormuş gibiydi.
''Kendine bak Bella. Sonra bana canavar olmadığımı söyle.''
Yaralanmış, şaşkın onun talimatını düşünmeden yaptım ve soluğumu tuttum.
Bana ne olmuştu? Üzerime yapışan kabarık beyaz kara bir türlü anlam veremedim. Kafamı salladım, ve beyaz bir yığın başımdan aşşağı yağdı.
Bir küçük parçayı parmaklarımın arasında sıkıştırdım. Bu bir tüy parçasıydı.
''Neden ben tüylerle kaplıyım?'' şaşkın bir biçimde sordum.
Sabırsızca soluğunu dışarı verdi. ''Bir yastığı ısırdım. Ya da iki. Bahsettiğim şey bu değil.''
''Sen... bir yastığı mı ısırdın? Neden?''
''Bak Bella, !'' neredeyse hırladı. Elimi tuttu --çok dikkatle--- ve kolumu gerdi.'' Şuna bak.''
Bu sefer neyi kastettiğini anladım.
Tüy tozlarının altında, büyük, morluklar kolumun soluk teninde büyümeye başlamıştı. Gözlerim kollarımdan başlatık kaburgalarıma kadar inen izleri takip etti. Elimi serbest bırakmak için çektim ve dokunduğum yerde kaybolup yeniden ortaya çıkmalarını, kollarımın ön tarafındaki renk değişikliklerini dürtterek izledim.Biraz zonkluyorlardı.
Çok hafifçe Edward neredeyse bana dokunmayarak, elini kolumdaki morlukların üzerine koydu.Uzun parmakları izlere tam uyuyordu.
''Oh,''dedim.
Bunu hatırlamaya çalıştım--acıyı hatırlamaya-- ama yapamadım. Onun kollarının etrafımda çok sıkı, ellerinin çok sert olduğu bir zamanı hatırlayamadım. Tek hatırladığım onun beni daha sert tutmasını istediğim ve bunu yaptığı zaman da mutlu olduğumdu...
Ben... çok üzgünüm, Bella;'' ben çürüklere bakarken fısıldadı. Sesi alçak ve boğazdan geliyorud. 'Sana söyleyebileceğimden çok daha üzgünüm.''
Kolunu yüzünün üzerine attı ve hiç kıpırdamadan durdu.
Bir uzun dakika için tamanen bir şaşkınlık içinde oturdum,gerekli açıklamayı yapmak için sözcükleri düşünerek. Şimdi onun perişanlığının nedenini anlıyordum. O kadar onun düşüncelerinin tersini hissediyordum ki, bunu anlatması zordu.
Şok gerisinde hiç bir şey bırakmayarak yavaşça yok oldu. Boşluk. Kafam boştu. Ne söyleyeceğimi düşünemiyordum. Ona bunu doğru bir biçimde nasıl açıklayabilirdim? Onu nasıl benim olduğum kadar mutlu yapabilirdim---ya da az önce olduğum kadar, bir dakika öncesine?
Koluna dokundum ve o karşılık vermedi. Parmaklarımla bileğini kavradım ve kolunu yüzünden kaldırmaya çalıştım ama eğer bir heykelin kolunu çekmeye çalışsaydım da aynı şey olurdu.
''Edward.''
Kıpırdamadı.
''Edward?''
Hiç bir şey. O zaman bu bir monolog olabilirdi.
''Ben üzgün değilim Edward. Ben... Sana söyleyemiyorum bile. Çok mutluyum. Onlar bunu gölgeleyemez. Kızgın olma. Olma. Ben gerçekten iy---''
''İyi kelimesini kullanma.'' Sesi buz kadar soğuktu. ''Eğer benm akıl sağlığıma değer veiyorsan, iyi olduğunu söyleme.''
''Ama öyleyim''fısıldadım.
''Bella'', neredeyse inledi. '' Yapma.''
''Hayır. Sen yapma Edward.''
Kolunu hareket ettirdi; altın rengi gözleri beni endişeyle süzdü.
''Bunu mahfetme,''dedim. ''Ben .Mutluyum.''
''Ben herşeyi çoktan ahfettim.''fısıldadı.
''Kes şunu.''lafı yapıştırdım.
Dişlerinin kenetlendiğini duydum.
''Ugh!'' inledim.'' Neden yalnızca aklımı okuyamıyorsun?Zihinsel olarak dilsiz olmak çok rahatsız edici!''
Kafası karışmış bir halde gözleri irileşti.
''Bu yeni bir şey. Senin aklını okuyamamamdan memnun olduğunu sanıyordum.''
''Bugün için değil.''
Bana gözlerini dikti. ''Neden?''
Ellerimi hayal kırıklığıyla havaya kaldırdım bu sırada omuzumda daha önceden fark etmediğim bir ağrı hissettim. Avuş içlerimle göğsüne bir şaplak attım. ''Çünkü bütün bunlar eğer sen şu an nasıl hissettiğimi anlayabilseydin gereksiz olacaktı! Yada beş dakika önce, herneyse. Ben mükemmel derecede mutluydum.Tamamen ve kesinlikle havalarda uçuyordum. Şimdi--- şey, oldukça berbatım, aslında.''
''Bana kızgın olmalısın.''
''Evet öyleyim. Bu sana kendini daha iyi hissettirdimi?''
İç çekti. ''Hayır. Şu an için bena kendimi iyi hissettirecek hiç bir şey düşünemiyorum.''
''Evet sana kızgın olduğum doğru. Sen benim mutluluğumu katlediyorsun, Edward.''
.............
Sinirimi bir keara bıraktım ve sesimi sakin tutmaya çalıştım.Bunun dikkat geektireceğini biliyorduk.Bun varsayılabilir olduğunu düşünüyordum.Ve sonra--- şey, bu düşündüğümden çok daha kolay oldu. Ve bu gerçekten hiç bir şey değil.'' parmaklarımla koluma sürttüm.''Bence ilk sefer için, ne bekleceğini bilmeden, harikaydık. Biraz pratikle---''
İfadesi o kadar çılgınca öfkeliydiki cümlenin ortasında kaldım.
''Varsaymak mı? Bunu mu bekliyordun Bella? Seni inciteceğimi mi bekliyordum Bella? Daha kötü olacağını mı düşünüyordun? Hala yürüyebildiğin için bu deneyim mi bir başarı mı sayıyorsun? Kırık kemikler yok--- bu bir zafer mi?
Onun herşeyi söylemesini bekledim. Sonra nefes alıp verişlerinin normale dönmesini bekledim. Gözleri sakinleştiğinde yavaş bir kesinlikle konuştum.
''Ne bekleyeceğimi bilmiyordum--- ama kesinlikle bu kadar ... bukadar... bukadar harika ve mükemmel olacağını beklemiyordum.'' Sesim fısıltı düzeyine düştü, gözlerim yüzünden ellerime kaydı. ''Demek istediğim, bu senin için nasıldı bilemiyorum ama, benim için kesinlikle böyleydi.''
Soğuk bir parmak çenem yukarı kaldırdı.
''Senin endişelendiğin şey bu muydu?'' dişlerinin arasından konuştu. ''Benim eğlenmediğim mi?''
Gözlerimi aşşağıda tuttum. '' Bunun aynı şey olmadığını biliyorum. Sen bir insan değilsin. Sadece bir insana göre ne kadar iyi olduğunu anlatmaya çalışıyorum, Şey, hayatın bundan daha iyi olabileceğini düşenemezdim bile.''
Uzun bir süreliğine sessiz kaldı, sonunda, yukarı bakmak zorunda kaldım. Yüzü artık daha yumuşaktı, düşünceli.
''Görünüşe göre daha çok özür dileyeceğim şey varmış.'' kaşlarını çattı. Sana neler yaptığım hakkındaki düşüncelerimi sanki... şey, varoluşumun en harika gecesi değilmiş gibi anlayacağını hayal bile etmemiştim. Ama sen bu haldeyken bu şekilde düşünmek istemiyorum...''
Dudaklarımın kenarları hafifçe yukarı kıvrıldı. ''Gerçekten mi? En iyisi mi?'' kısık bir sesle sordum.
...........
Çenesini kavradım ve öne doğru erğildim böylece yüzümüz birbirinden yalnızca bir kaç santim uzaktaydı.''Beni dinle Edward Cullen. Hiç bir şeyi senin hatırın için yapıyormuşum gibi davranmıyorum tamam mı? Sen perişan davranmaya başlamadan önce seni daha iyi hissettirmem için bir neden olduğu aklıma bile gelmemişti. Ben daha önce hayatımda hiç bu kadar mutlu olmadım---Sen beni öldürmek istediğinden daha çok sevdiğine karar verdiğinde bu kadar mutlu değildim, ya da ilk sabah kalktığımda ve sen benim için beklediğinde... Sesini bale stüdyosunda duyduğumda''---Avlanan bir vampirle ilgili eski anıyı duyduğunda geri çekildi ama ben durmadım---''ya da sen kabul ediyorum dediğinde ,bir şekilde ,seni sonsuza kadar yanımda tutabileceğimin farkına vardığımda. Bunlar benim hayatımın en iyi anıları ve bu tüm bunlardan daha iyi.''
Alnımdaki kaşlarımı çatmaktan olan çizgiye dokundu.''Seni mutsuz ediyorum. Bunu yapmak istemiyorum.''
''O zaman mutsuz olma. Şu anda yalnış olan tek şey bu.''
Gözleri kısıldı, ve sonra derin bir nefes aldı ve başını salladı.''Haklısın. Geçmiş geçmiştir ve bunu değiştirmek için hiç bir şey yapamam.Ruh halimin hırçın olmasına izin vermenin hiç bir anlamı yok. Şu an da seni mutlu etmek için ne olursa yaparım.''
Şüpeyle yüzünü inceledim ve o bana sakince gülümsedi.
''Beni ne mutlu ederse mi?''
Ben sorarken aynı anda karnım guruldadı. ''Sen açsın,'' dedi çabucak.Bana akşam olanları hatırlatan bir tüy bulutu havalandırarak hızla ayağa kalktı.
''Yani, neden tam olarak Esme'nin yastıklarını mahfetmeye karar verdin?'' kalkarak ve kafamdan daha çok tüy silkeleyerek sordum.
Çoktan haki rengi bir pantolon giymişti ve bir kaç tüyü kafasından çıkarmak için kapının yanında saçlarını karıştırıyordu.
''Dün gece bir şeye karar verip vermediğimi hatırlamıyorum.mırıldandı. '' Isırdığım şeyin sen değilde yastıklar olduğuna şanslıyız. ''Derince nefes aldı ve sanki kötü düşünceleri atabilirmiş gibi başını salladı.
En son Aureole tarafından Paz Kas. 23, 2008 9:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi (Sebep : İki parçaya bölünce metni, bir paragrafı kopyalamayı unutmuşum..) | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:24 pm | |
| Bence ikisi de çıplaktı Yaw ne o derin sular mevzusu? <.< Yazsana kardeşim açık açık ! Porno kültürüyle yetişmiş olan yeni nesil senin yazacağın birkaç satırla mı bozulacak? <.< Yine yarım bırakıp geldim yaw böhüüü :'( ----- Aaa mesaj karakterini sınırsız yapabiliyor muyuz bir bakayım ben :S | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:33 pm | |
| Balayı sahnesini koydum oraya canım.. Ama tekrar söyleyeyim, çeviri benim değil, orada burada gezinirken nette buldum.. Çeviri sahibine teşekkürü bir borç bilirim | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:39 pm | |
| Ben onları çoktan okumuştum XD Ama okumayanlar gelecektir Çevirene ben de teşekkür ederim evet | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 9:43 pm | |
| Sen o Edward'ın konuştuğu kısımları istiyordun değil mi? Nerde konuşmuşlardı ki onu? Eclipse'de konuştular sanırım.. Kitabın sonuna doğru muydu? Ben tekrar tarayayım kitapları.. | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 10:07 pm | |
| Evet, evet onları Pure dedi ya, Edward ' o işin yaparken ' nasıl hissedildiğini diğer Cullen erkeklerine sormuş bir de gelip Bella' ya anlatmış ya XD Öldürcek bu Edward beni ya Eclipse' de olması gerekiyor bence de | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| | | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 10:29 pm | |
| Kesin utanıp kızarmıştır ! Auhahahahahaha XD Ah ulan ah ben olacaktım da görecekti o Edvin ! | |
| | | Pure Perfection Vampire Venom !
Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 11:21 pm | |
| - Oyrole demiş ki:
- Hahahahah! Gerçekten anlatıyordu Edward, Carlisle'ye sordum bu nasıl birşey diye, o da bana fiziksel aşkın hafife alınamayacağını söyledi filan diyordu!! Hahahah!!
Angel bence de Edward'ı dövmeli.. Bi defa vampirliğin şanını şaaptı Edward Eğer insan-vampir olayı olabilseydi Buffy & Angel olurdu Buffy de duymuş zaten bu Bella & Edward hikayesini, Angel'ın kafasını ütülüyormuş, bak işte, oluyormuş isteyince diye!! Hem Edward, Bella'ya elmaslar, pırlantalar alırkene Angel Buffy'e anca kıytırık gümüş bi yüzük verebildi, Buffy kıskancından Sunnydale'ı bırakıp Forks'a Edward'ı tavlamaya gitmiş!! Gümüş falan değildi o kızım ya,bildiğin tenekeydi ! Grease'de Zuko,Sandy'ye yüzüğünü veriyor,sonra kıza asılınca Sandy de yüzüğü ona fırlatıp "take your piece of tin" gibi bir şey diyordu hani,ahanda o ayak - Griacan demiş ki:
- Pure dedi ya, Edward ' o işin yaparken ' nasıl hissedildiğini diğer Cullen erkeklerine sormuş bir de gelip Bella' ya anlatmış ya XD Öldürcek bu Edward beni ya
Eclipse' de olması gerekiyor bence de Ya oturup konuştukları yazmıyor zaten,Edward bahsediyor öyle..Ama evet Eclipse'de olabilir, hafızam pek keskin sayılmaz | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 11:25 pm | |
| Olsun işte ne diyor Edwardcan ya? O sarsak Bella ne cevap veriyor acaba? XD Kesin alakasız bir şey demiştir. Eh yani Edward bana da deseydi başta ben de biraz şaşırırdım | |
| | | Pure Perfection Vampire Venom !
Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 11:26 pm | |
| Bella bir cevap vermiyordu yanlış hatırlamıyorsam,bana dese "oha ciddi mi yaa hahahahahah gitmiş sormuş harbiden lan uhauahauauhahaa" gibi iğrenç bir tepki verirdim kanımca | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Paz Kas. 23, 2008 11:29 pm | |
| Ben ne cevap vereceğimi kestiremiyorum Ama senin tepkin de çok hoşmuş Purecan | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Ptsi Kas. 24, 2008 6:57 pm | |
| Benim tepki direk şu olurdu: "Erkekliğinden utan Edward!!" | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Ptsi Kas. 24, 2008 8:34 pm | |
| Aaa neden o kadar sert bir tepki veriyorsun ki? Aslında ne güzel rahatça konuşabiliyor. Keşke her erkek onun gibi işi sapıklığa vurmadan konuşabilse. Sadece sevdiğimiz erkeklerden bahsetmiyorum. Bu arkadaşımız da olabilir. | |
| | | Aureole Kutsal Su
Mesaj Sayısı : 171 Yaş : 35 Nerden : İstanbul Kayıt tarihi : 20/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Ptsi Kas. 24, 2008 8:38 pm | |
| Ya hacı, olay o değil ki! Adam gelmiş 100 küsür yaşına, sex nedir diye etrafına soruyor, yuh yani! Artık ilkokul sıralarında öğreniliyor bunlar.. Yani ben öyle öğrenmiştim Şincik Edward bana onca yıllık hayatında bi kere bile Playboy dergisine dokunmadığını söylemesin, yemezler yani | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Ptsi Kas. 24, 2008 9:41 pm | |
| XD Canım biliyordur kesin de o nasıl hissedildiğini öğrenmeye çalışmış anladığım kadarıyla. Biliyorsun ki bilmekte hayata geçirmek arasında dağlar kadar fark var XD | |
| | | Pure Perfection Vampire Venom !
Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Ptsi Kas. 24, 2008 10:03 pm | |
| Cidden ama Ayla haklı,Hugh Hefner'dan daha uzun süredir yaşıyorsun Edward bir tane sayısını bile mi almadın Playboy'un ? Aslında Marilyn Monroe'nun kapak kızı olduğu ilk sayısını almış olsa sonradan satıp ne para kazanırdın Edvırd..Sevişmekten anlamıyorsun e tamam peki hiç mi ticaret beyni yok sende ? Ay iyice sapıttım ayol nereden nereye | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Çarş. Kas. 26, 2008 5:48 pm | |
| Merak ettiğim bir şey var Charlie torununu ve kızının durumunu öğreniyor mu? Nasıl öğreniyor? Neler oluyor? Ona neler deniyor? Ayy Pure, avatarına aşığım ya ! XD Onun bebeğini yapsalar aslında kapış kapış gider | |
| | | Pure Perfection Vampire Venom !
Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Çarş. Kas. 26, 2008 8:23 pm | |
| | |
| | | Gria Himonas Carlisle Isırığı
Mesaj Sayısı : 113 Yaş : 33 Nerden : Tekirdağ Kayıt tarihi : 17/11/08
| Konu: Geri: Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. Çarş. Kas. 26, 2008 8:27 pm | |
| Auhahahaha Renesmee de Edward' ın ölen bir akrabasının kızı ha? XD Bunu ilk defa duydum. Eninde sonunda anlayacak ki adam =P Niye saklıyorlarsa -_- Renesmee' den Charlie' ye Jake bahsetmiş sanırım <.< Bu doğru mu? | |
| | | | Breaking Dawn hakkındaki yorumlarınız.. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|